1 Şubat 2012 Çarşamba

Oğuz ile My Gym Deneyimimiz (Baby&You-Mayıs 2011)

Minik Oğuz’un artan hareketliliği, oğlumuz için yeni yeni aktivite alanları araştırmaya itiyor bizi.
Oğuz ile Ataşehir My Gym’deyiz; 14-22 ay waddlers (???) sınıfında:

Zar zor 1 saat öğle uykusu uyuyan oğlum, o gün 2 saat hiç uyanmadan uyuyunca zor yetişiyoruz deneme dersimize. Yerde halka olmuş gruba katılıyoruz. (8 çocuk ve 8 anne ile sınırlı kontenjan biraz aşılmışa benziyor.) Oğuz, ağzı bir karış açık, şaşkın şaşkın etrafı izliyor. El kol hareketleri, arada kısa bir ‘Kırmızı Balık Gölde’ derken cıstak cıstak bir müzik yayını başlıyor… Kimi zaman Oğuz’un kulaklarını rahatsız olmasın diye kapamama neden olan müzik 50 dakika daha yayında ve kulaklarımda bir çınlama olarak bütün gece yatağımda. Hemen görevli ablalardan birine kıstırıyorum müziği. ‘80 db üstü küçük çocuklarda duyma kaybına neden olabilir, bu ses ise neredeyse iki katı…’ diyerek. Abla şaşkın bir ifade ile yüzüme bakıyor, ‘…Kısalım öyleyse...’ diyor. 5 dakika geçmeden ses yine açılıyor.
Merak ediyorum?
Bebekler için düzenlenen bir oyun alanında gece kulübünü aratmayan yükseklikte ve tarzda bir müzikten benden başka neden kimse rahatsız olmaz?

- Mekanın sahibi; ‘Çok haklısınız, ben de çok rahatsız oluyorum, ama ablalarımız, ağabeylerimiz alışıklar bu sese, farkında olmuyorlar?’

- ‘Ablalar, ağabeyler diskoda çalışmak ile bebek ve küçük çocuklara eğitim, spor,sosyalleşme vs… ortamı sağlayan bir yerde çalışmak arasındaki farkı bilemiyorlarsa neden buradalar? Siz nasıl buna izin veriyorsunuz?’

- ‘Size bedava bir deneme saati daha verelim, haftaya yine bekleriz?’

- ‘Hiç zannetmiyorum.’
Ve…. şarkılar neden İngilizce?.. Neden çocuk şarkıları değil?..
Neden burası bu kadar pis kokuyor?
Neden bu kadar sıcak? (Açıklama: Kaloriferciyi çağırıyorlarmış ama gelmemiş.)
Neden bu kadar sivri yer var?
Tahtadan üstünde zıplayınca yaylanan rampalar neden kıymık kıymık? (Her şeyin nasıl çalıştığını mutlaka öğrenmek güdüsünde olan sevgili oğlum, neden elini devamlı rampanın yayının arasına sokup duruyorsun?)
Paket süsü olarak kullanılan rafyalardan buketler yapıp o cıstak cıstak müzik eşliğinde tavandan sallandırıp çocukların çekiştirmesini istemenin kime ne gibi bir faydası var? (Bak işte çocuk söktü onu ve boynuna dolayıp koşturuyor, diğeri de rafyaların katlarını ayırıp her tarafa saçıyor. Allah’tan Oğuz’un yerde bulduğu şeyleri annesine verme gibi bir huyu var. Daha doğrusu ona böyle bir alışkanlık kazandırdık, geçen yıl ağzından çıkarttığımız kabak çekirdeği sonrası.)
Neden üzerine binilecek atları, arabaları o tahta merdivene kalın iplerle bağladınız? Çocuktur üstüne çıkmak ister (ki o yüzden buradalar), ayakları tahta merdivenin arasına sıkışır diye neden düşünmezsiniz? (Sevgili oğlum, sana çok güzel bir bisiklet aldık, üzerine çıkmak istemezsin, burada merdivenin arasından ayaklarını kurtarıp o dandik ata çıkacağım diye bileklerini kıracaksın haberin yok.)
Hangi akla hizmet bu merdiveni (ve üzerine bağlı arabalar ve atları) tavandan sarkan başka bir mekanizmaya bağlar ve çocukları bunun üzerinde sallarsınız? Kanımca annelere ‘Çocukları dikkatli tutalım.’ demek akıllıca bir önlem olmasa gerek. (Altını çiziyorum: Çocuklar bir emniyet kemeri ile falan bağlı değiller.)

Adı üstünde My Gym: Spor saati başlıyor. Başka jimnastik aletleri çıkıyor meydana. Adı nedir bilmem, hani bir çubuğa tutunursunuz, ayaklarınız havada sallanırsınız. Görevli ağabey gelip kucakladığı gibi götürüyor Oğuz’u, peşlerinden koşturuyorum. Çubuğa ellerini tutturuyor, ‘Yok artık tabi ki bırakmaz Oğuz’u, yok canım o kadar da olmaz(?)’ derken Oğuz’u bırakıveriyor, çevikliği ile pek ünlü olmayan annesi oğlu için çok çevik bir hareketle düşmeden yakalıyor oğlunu. Oğuz şaşkın, korkmuş, ‘Neden?’ diyen bir ifade yüzünde ve annesinde de aynı ifade: ‘Neden, 18 aylık bir çocuğa böyle bir şey yaptırılır? ‘Doktorlar kollarından bile tutup sallamayın çocuklarınızı, kaslarının hazır olmadığı hiçbir harekete zorlamayın, diyorlar.’ diyorum. Biraz korku ile biraz da ‘…amma da korumacı bir anne…’ diyerek uzaklaşıyor ağabeyimiz yanımızdan, ilerleyen dakikalarda da ters takla vs. attırmak için bizim yanımıza hiç uğramıyor.

Oğuz neleri sevdi? Bir ucundan girip diğer ucundan çıkacağı yumuşak silindiri, içindeyken annesinin silindiri yuvarlamasını ve salıncakları…
Salıncaklar deyince: Ergonomik, emniyet kemeri olan, (tavandaki kancalar sağlam ise) gayet güvenli gözüken salıncalar çıktı ortalığa. Çocuklar sıra ile 5’er dakika bineceklerdi. Oğuz ile sıramızı bekliyoruz. Annelerden biri 2. tura geçilince çocuğunu indirmek istemiyor:
‘Ama çok mutlu oldu, çok sevdi salıncaklarıııı.’
‘Ama sırada diğer çocuklar var. Herkes bir defa binecek, sonra salıncaklar kalkacak, başka oyuna geçilecek…’
‘Yok yok, inmeyelim, bir tur daha bineliiiim.!
Sırada bekleme alışkanlığı olmayan, başkasının hakkına pek de saygı duymayan, nedense her şeyin kendi hakkı olduğuna inanmış bir toplumun tohumları salıncaklarda atılıyor diye düşünmeden edemiyor insan.

Kurallar ‘tanıdık’ için bozulunca?
3-4 yaşında olduğunu tahmin ettiğim çocuk neden 14-22 ay grubunun içinde ve neden zorunlu olduğu halde annesi veya babası başında değil? (Sorunca anlıyorum ki görevli ablalardan birinin tanıdığı/akrabası) Belli ki anne çakmış çocuğu tanıdık/akraba torpili ile My Gym’e, kendisi bir yerlerde. Çocuğunuz kendinden çok küçük çocukların kafasına küpleri atmayı oyun sanıyor ve bundan çok büyük haz duyuyor. Çocuklarımızın seçme ve seçilme hakkı kazanacak yaşa geldiğinde kendiliğinden mi öğreneceğini umut ediyoruz doğruyu ve yanlışı, başkalarına saygıyı, grup içinde uyumu? Yoksa umut bile etmiyoruz, güçlü (?) olan kazanır mı diyoruz? Hatta bununla övünüyor muyuz acaba?...
Orada engelli bir bebek ve annesi var. Kadıncağız kucağında tutuyor, kollamaya çalışıyor çocuğunu atılan toplardan, küplerden. Kim bilir nasıl sızlıyor içi? Yorgunum, yorgunluğuma yorgunluk, stres ve kulak çınlaması katıyor My Gym’de geçen 50 dakika. Akşam eşime anlatıyorum yorgunluğumu, sinirimi… İçim burkuluyor o kadıncağızı ve yüzündeki kaderi ile barış yapmış yorgun, buruk gülümsemeyi hatırlayıp…

Not: Bu arada My Gym’in orijinal DVD’sini almış eşim. Çok hoş çocuk şarkıları öğrendik. Beraberce güzel hareketler yaptık. (Yine de baharı hasretle bekliyoruz, en güzel egzersiz açık havada kargaları kovalamaktır diyerek…)
Her şey mi laçkalaşıyor güzel memleketimde?.. Bir ‘isim hakkı almak’ uzman mı yapıyor kurumları? Nerededir güzel memleketimin denetim mekanizmaları? Bu kadar mı değersiz çocuklarımız?

Minik Oğuz doğunca ne değişti? Her şey + Çocuklara ne kadar az önem veren bir toplum olduğumuzu anladım.









Yüksek sesten kaçınalım!
Tehlikeli:
• 150 dB = rock müziğin tavan yaptığı zaman
• 140 dB = uçak motoru
• 120 dB = ambulans sireni
• 120 -140 dB = motosiklet
Çok yüksek:
• 105 dB = helikopter
• 100 – 115 dB = maksimum seviyede dinlenen iPod’lar
• 100 dB = gece kulüpleri
• 90 dB = çim biçme makinası, metro, gürültülü oyuncaklar
• 80-96 dB = lokantalar
• 80 dB = şehir trafiği
• 70 dB = elektrik süpürgesi
Normal ses seviyesi:
• 60 dB = normal bir konuşma
• 35 dB = fısıltılı konuşma
Duyma kaybına neden olabilecek ses seviyeleri:
• 110 db ve üstü bir ses kaynağına düzenli olarak 1 dakikadan fazla,
• 100 db bir ses kaynağına 15 dakikadan fazla maruz kalmak duyma kaybına neden olur.
• 85 db üstü herhangi bir ses kaynağına uzun süreli maruz kalmak zaman içinde duyma kaybına neden olur.
Kaynak: www.childrenshearing.org

2 yorum:

Unknown dedi ki...

Ses konusunu bende dedim umurlarına bile almadılar.resmen kargaşa gibiydi oyun grubu.rezaletti.avm lerdeki oyun yerlerinden bir farkı yoktu.öğretmenler deneyimsiz başarısızdı

Unknown dedi ki...

Ses konusunu bende dedim umurlarına bile almadılar.resmen kargaşa gibiydi oyun grubu.rezaletti.avm lerdeki oyun yerlerinden bir farkı yoktu.öğretmenler deneyimsiz başarısızdı