Ağustos 2016 /Baby&You
‘Üstün zeka veya yeteneği; bir davranış,
başarı ve performans olarak gören bir
okul sistemi, son derece yetenekli çocukları saptamak ve onlara ihtiyaçlarını
vermek konusunda bir hayvanat bahçesinin yaklaşımından öteye gidemez.’
Stephanie
Tolan
O bir çita mı?
Beni çok etkileyen bir makaleyi özetleyerek başlamak istiyorum.
İsteyenler linkten makalenin orjinalini okuyabilirler. (Is It a Cheetah? www.stephanietolan.com )
‘Çitalar yeryüzünün
en hızlı hayvanıdır. Bir çitanın hızı saatte 120 km’yi bulabiliyor. Tabi ki maksimum
hızında koşabilmesi için belli koşulların sağlanmış olması gerekli. Çita
sağlıklı, iyi besleniyor ve dinlenmiş olmalı. Koşabileceği yeterli büyüklükte alanı
olmalı. En hızlı koşusunu sergilemek için motivasyonu olmalı. Aç olmalı ve mesela
peşinden koşacağı bir antilop olmalı...
Bu çita
bir kafese konulsa, saatte 120 km hızla koşabilir mi? Peki, o hala bir çita
mıdır?
Eğer bu
çitanın peşinden koşacağı antilop yerine tavşanlar varsa, tavşanı yakalamak
için saatte 120 km hızla koşması gerekir mi? Aç bir çita bile, avı sadece
tavşan ise tavşanı yakalayacak hızda koşar. Peki, o hala bir çita mıdır?
Eğer bu
çita bir hayvanat bahçesinde yaşıyorsa, hatta hiç koşmuyordur! Peki, o hala bir
çita mıdır?
Ya hasta
ise, ayakları kırılmış ise?.. Yürüyemiyor bile... Peki, o hala bir çita mıdır?
Çita, sadece
6 haftalık. Henüz saatte 120 km hızla koşamıyor. Eğer öyleyse, o bir çita değil
de, sadece bir potansiyel çita mıdır?’
Uzmanlar diyor ki ‘başarı’ odaklı seçim çoğu zaman ‘çitaları’ dışarıda
bırakır. Gerçekten zenginleştirilmiş eğitime ihtiyaç duyan, bu konuda açlık
çeken çocuklar bir kafeste kapalı kalır. Bu noktada başarının tanımının nasıl
yapıldığı çok önemli. Başarı antilobu yakalamak mı? Tavşanı yakalamak mı?
Kaplumbağayı yakalamak mı? Hele ki konu kaplumbağayı yakalamak olursa çitanın
değil koşmak, ayağının ucunu bile kımıldatmayacağı unutulmamalıdır.
Çitalar ile ilgili az bildiğimiz diğer bir gerçek... ‘Çitalar hızlı
koşsa da, av girişimlerinin yalnızca yarısında başarılı olur. Çitalar, sahip oldukları
hızlı koşma yeteneğini hafif, ince kemiklerine borçludur. Bu nedenle çitalar,
avını yerken aslan, sırtlan gibi yırtıcı hayvanlar gelirse o bölgeden çekilerek
avını orada bırakır. Çünkü sırtlanların çeneleri çok kuvvetlidir. Çitanın ince,
narin kemikleri bu güce dayanamaz.’ Tıpkı farkındalıkları son derece güçlü,
hassasiyetleri son derece yüksek, kırılgan bu özel çocuklar gibi. Onları
sırtlanlardan hayatları boyunca koruyamayız elbette, ama hiç olmazsa onların
sırtlanları farkında olmadan biz olmayalım.
Geçen ayki yazımızda değinmiştik... Malesef toplumun zeka ve yetenekler alanında %5’lik en üst
diliminde olan bu çocukların yarısından çocuğu okulda başarılı olmuyor.
Gerçek şu ki bu çocukların çoğunluğu seçici başarı gösteriyor. Başarısız
adledildikleri alanlar, belli bir konu ya da duruma göre değişiyor. Uzmanlar bu
çocuklara ‘başarısız’ demek yerine ‘seçici’ demenin çok daha doğru olduğunun
altını çiziyor.
Çözüm, çeşitlendirilmiş, zenginleştirilmiş
eğitim...
‘Pek çok okul toplum içinde
yaşayabilmeye olanak sağlayan yetenekleri geliştirmek üzerinde çalışıyor,
toplumu yeniden yapılandıracak, şekillendirecek yetenekleri değil.’ (www.nagc.org; National Association for Gifted Children;
Washington, DC, 2001)
Üstün zekalı, üstün yetenekli çocuklar, genellikle akademik
programın bazı bölümlerini çoktan biliyor olarak sınıfa geliyor. Bu çocuklar
sıkılmaktan şikayetçiyken, öğretmenler de, ‘Aktivitesini tamamlamıyor, dikkati
dağılıyor...’ kısır döngüsünde kaybolup gidiyor.
Konuyu zaten bilen veya çok kısa zamanda kavrayıp bitiren bir
çocuk... Bütün gün, bütün hafta boyunca
kuru bir sırada oturup ona artık hiç cazip gelmeyen bir şeyin üstünde yeniden
yeniden çalışması beklenen, çok ama çok sıkılan bir çocuk... Bu çocuğa aynı
konu ile ilgili daha zengin, daha derin malzemeler verilemez mi? Bu konu ile
ilgili özel projeler üstünde çalışması istenemez mi? Çocuklar kimi zaman
seviyelerine göre gruplara ayrılıp konunun farklı boyutlarında çalışmalar
yapamazlar mı? Sıkılma sorunu ortadan kalkmaz mı? Bundan bütün sınıf
faydalanmaz mı?..
Aslında bu çocuklarda eğitim alanındaki sıkıntılar okulöncesi
dönemlerde kendini görtermeye başlıyor. ‘Kutu kutu pense, elmamı yerse...’ ya
da havalı özel okullardaki ‘Mary had a little lamp...’ yeterli gelmiyor. Konu
uzay falan olduğu zaman ya da özel bir proje olduğunda, çocukta bir ilgi
patlaması oluyor. Sonra memleketimizde hızla başlayıp aynı hızda sona eren konular
ve bir sonraki konu ile bir önceki arasındaki bağlantının hak getirmesi gizli bir
emir olduğu için heyecanları pek bir çabuk sönüp gidiyor.
Üstün zekanın en kolay fark edilmesini sağlayan göstergelerden
biri erken yaşta ve özellikle
öğretilmeden okumaya başlamak. Peki okumayı bilerek ilkokula başlayan çocuklar
için okuma derslerinde ne yapılıyor? Farklı hiçbir şey!!! ‘E-ce, tel-le E-ce
tel-le... E-ce, Lal el e-le...’
Zannederdim ki 1. sınıf
sadece böyle olur. Olmak zorunda değilmiş, dünyanın sıcak ucunda öğrendim.
1 yorum:
merkur casino bonus no deposit
merkur casino bonus 바카라 사이트 no deposit - online casinos with the bonus codes, free spins no deposit, merkur casino bonus no 메리트카지노 deposit - online casinos with the choegocasino bonus codes,
Yorum Gönder