Her çocuk
ihmal, zulüm ve sömürüye karşı gerektiği gibi korunmalıdır.
Unicef
Unicef
‘Çocuğun adı yok!’ adlı Ocak sayımızda aşağıdakileri yazmıştık.
...Türkiye’de çocuk seks kölesi sayısı 50 bine ulaştı. Son 3 yılda taciz ve tecavüze uğrayan, adli mercilere yansıyan çocuk sayısı 70 bin. Son 4 yılda ise bu davalarda yaklaşık % 400 artış gerçekleşti.
Türkiye çocuk pornografisinin en yaygın olduğu ülkelerden biri.
Bu memlekette
çocuk tacizinden bir yazar mahkum oldu. Belli bir politik görüşe sahip diye
nice meslektaşları tarafından koruma duvarına alındı. Metre metre resmi binalardan sallandırıldı. Bu memlekette
tacize uğrayan kız çocuğunun ‘psikolojisinin etkilenmediği’ yönünde doktor,
heyet raporları alındı. Elinden alınan çocukluğun, onurun değeri; 13 yıl, 1 ay,
15 gün olarak biçildi. Psikolojik ve sağlık sorunları nedeni ile o yazar
salıverildi...
Peki ya istatistiklere, polise yansımayan, örtülen, susulan,
yaşanmamış sayılar kaç taciz vakası yaşanıyor memleketimizde?.. Okulumuzda Okul
Aile Birliği’nin düzenlediği Türk Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı (TAPV)
tarafından verilen bir seminere katıldık. Dünyaya korkarak bakar oldum.
Diyorlar ki...
-
Anne-babası ve öğretmenleri tarafından yaşına
uygun, doğru bilgi, tutum ve yaklaşımla desteklenen çocuklar özel alanını ve
sınırlarını tanımlar.
-
Bedeninin özel, değerli ve kendisine ait
olduğunu bilir.
-
Cinsel istismar ve tacizden nasıl korunacağını
bilir.
Tacize karşı korunmada, aile içi iletişim kanallarının açık olması
çok önemli. Çocukları ile her gün sohbet
ortamı yaratan ailelerde zorbalıkla ve tacizle karşılaşan çocuklar
şikayetlerini, sıkıntılarını daha rahat bir şekilde dile getirebiliyorlar.
Fiziksel ve sözel tacize karşı korunabiliyorlar.
Seminer sırasında bir anne anlattı. Arkadaşı tatile giderken
benzinlikte durmuş. Oğlunu benzinlik tuvaletine yalnız göndermiş. Çocuk bir
türlü çıkmak bilmeyince meraklanıp erkekler tuvaletine dalmış. Çocuğu yerde
yatıyor, ağlıyor. Tecavüze uğramış!
Fiziksel olarak karşı koyması mümkün değil, böyle bir caniye, ama
bağırabilirler. Çocuklarımıza avazı çıktığı kadar bağırmasını öğretmeliyiz.
Başka bir anne 6 yaşındaki kızının okul servisinde abisinin de
önünde kendinden yaşça büyük bir öğrenci tarafından kıyafetlerinin
çıkartıldığını söyledi. Kızının, abinin ve dahası servis ablasının sessiz
kaldığını ve kendisinin de bu olayı çok daha sonrasında öğrendiğini söyledi. Ve
bu konuda hiçbir profesyonel destek görmemişler. Şimdi kızı 7 yaşında imiş. Bu yılı çok zor
geçirmişler. Kızı okula gelmek istemiyormuş. Okula gelmek istememesinin
nedenini bu konudan tamamen bağımsız, 4+4’ten dolayı okula çok küçük başladığı
için olduğunu anlattı. Çok da emindi. Şaşırdım. Semineri veren eğitimci de
şaşırdı diye hissettim. Şaşırmama neden olan şeyler:
-
Kız, 6 yaşında, sesi çıkmıyor. Anladım.
-
Abi kaç yaşında? Nasıl sesi çıkmıyor?
-
Böyle bir olay nasıl oluyor da bir süre sonra
duyuluyor?
-
Servis ablası bu arada ne yapıyor? Sorumsuz, vicdansız,
ahlaksız, sen nerdesin? (Bu arada geçenlerde şaka gibi bir şey duydum. O servis
şirketi servis ablalarının serviste olan sorunlarla ilgili bilgileri ailelerle
paylaşırlarsa işten atılacaklarına ilişkin bir belge imzalatmış. Servis
ablalarından biri bir veliye söylemiş. ‘Aman benden duyduğunuzu söylemeyin,
işimden atılırım.’ diye.
-
6 yaşında bir kız çocuğunu soyan o büyük çocuk
nerede? Tesbit edildi mi? Ona ne yapıldı?
-
Servis ablası kovuldu mu? Hapiste mi? (Cevabın
tabi ki hayır olduğundan o kadar eminim ki.) Başka bir servise mi alındı? Ya da
güzel memleketimde hala aynı serviste mi?
-
Servis şirketi ?
-
Çocuk okula gitmek istememeye başlamış. Bu yıl
çok zor geçmiş. Anneden hiç ayrılmak istememiş. Ama serviste kıyafetlerinin
soyulması konusu ile bu durumun hiç ilgisi yokmuş... Bana çok fazla basit
geldi.
Konu çocuklar olunca, çocuklar kendilerini savunamayınca,
bağıramayınca, seslerini duyuramayınca, susunca, solunca her şey ne kadar
basit. Zoraki bir rahatlama. Aksini kabul etmeye yürek dayanmaz. Ve bu anne
nasıl yardım almaz?..
Önüne
gelen herkes çocuğu tuvalete götürmemeli...
Geçen gün okulda Oğuz’u beklerken kızlar tuvaletinden bir kız
seslendi. ‘Kakamı yaptım, altımı yıkayamıyoruuum...’ Biz Oğuz’a her zaman şunu
söylüyoruz. ‘Ev dışında tuvalete gittiğinde dışarıdan kimseyi temizlik yardımı
için çağırma. Selpak al, temizlenebildiğin kadar temizlen. Elin de pislense
mühim değil. Bol su ve sabunla ellerini yıka, oldu bitti.’
Dört yaşınız gelmiş bir çocuk tuvaletini yardımsız yapabilir. Okullarda
öğretmenler bile dahil olmak üzere, temizlik görevlilerinden, hiç kimseden tuvalet için yardım almamalı
çocuklar. Zira tuvalette temizlik görevlileri tarafından cimciklenen çocuklar
duyduk. Ve bu olay bizim eski okulumuzda oldu. Ve yönetim ‘Burası cam bir fanus
değil, gerçek dünya.’ dedi. Çocuklarımızı gerçek dünyadan koruma sorumluluğumuz
hiç mi yok?..
Güvenli tatiller...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder