10 Ocak 2016 Pazar

Taciz... Harassment...



Her çocuk ihmal, zulüm ve sömürüye karşı gerektiği gibi korunmalıdır.
Unicef

‘Çocuğun adı yok!’ adlı Ocak sayımızda aşağıdakileri yazmıştık.

...Türkiye’de çocuk seks kölesi sayısı 50 bine ulaştı. Son 3 yılda taciz ve tecavüze uğrayan, adli mercilere yansıyan çocuk sayısı 70 bin. Son 4 yılda ise bu davalarda yaklaşık % 400 artış gerçekleşti.

Türkiye çocuk pornografisinin en yaygın olduğu ülkelerden biri.

Bu memlekette çocuk tacizinden bir yazar mahkum oldu. Belli bir politik görüşe sahip diye nice meslektaşları tarafından koruma duvarına alındı. Metre metre resmi  binalardan sallandırıldı. Bu memlekette tacize uğrayan kız çocuğunun ‘psikolojisinin etkilenmediği’ yönünde doktor, heyet raporları alındı. Elinden alınan çocukluğun, onurun değeri; 13 yıl, 1 ay, 15 gün olarak biçildi. Psikolojik ve sağlık sorunları nedeni ile o yazar salıverildi...

Peki ya istatistiklere, polise yansımayan, örtülen, susulan, yaşanmamış sayılar kaç taciz vakası yaşanıyor memleketimizde?.. Okulumuzda Okul Aile Birliği’nin düzenlediği Türk Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı (TAPV) tarafından verilen bir seminere katıldık. Dünyaya korkarak bakar oldum.

Diyorlar ki...

-          Anne-babası ve öğretmenleri tarafından yaşına uygun, doğru bilgi, tutum ve yaklaşımla desteklenen çocuklar özel alanını ve sınırlarını tanımlar.

-          Bedeninin özel, değerli ve kendisine ait olduğunu bilir.

-          Cinsel istismar ve tacizden nasıl korunacağını bilir.

Tacize karşı korunmada, aile içi iletişim kanallarının açık olması çok önemli.  Çocukları ile her gün sohbet ortamı yaratan ailelerde zorbalıkla ve tacizle karşılaşan çocuklar şikayetlerini, sıkıntılarını daha rahat bir şekilde dile getirebiliyorlar. Fiziksel ve sözel tacize karşı korunabiliyorlar.

Seminer sırasında bir anne anlattı. Arkadaşı tatile giderken benzinlikte durmuş. Oğlunu benzinlik tuvaletine yalnız göndermiş. Çocuk bir türlü çıkmak bilmeyince meraklanıp erkekler tuvaletine dalmış. Çocuğu yerde yatıyor, ağlıyor. Tecavüze uğramış!

Fiziksel olarak karşı koyması mümkün değil, böyle bir caniye, ama bağırabilirler. Çocuklarımıza avazı çıktığı kadar bağırmasını öğretmeliyiz.

Başka bir anne 6 yaşındaki kızının okul servisinde abisinin de önünde kendinden yaşça büyük bir öğrenci tarafından kıyafetlerinin çıkartıldığını söyledi. Kızının, abinin ve dahası servis ablasının sessiz kaldığını ve kendisinin de bu olayı çok daha sonrasında öğrendiğini söyledi. Ve bu konuda hiçbir profesyonel destek görmemişler.  Şimdi kızı 7 yaşında imiş. Bu yılı çok zor geçirmişler. Kızı okula gelmek istemiyormuş. Okula gelmek istememesinin nedenini bu konudan tamamen bağımsız, 4+4’ten dolayı okula çok küçük başladığı için olduğunu anlattı. Çok da emindi. Şaşırdım. Semineri veren eğitimci de şaşırdı diye hissettim. Şaşırmama neden olan şeyler:

-          Kız, 6 yaşında, sesi çıkmıyor. Anladım.

-          Abi kaç yaşında? Nasıl sesi çıkmıyor?

-          Böyle bir olay nasıl oluyor da bir süre sonra duyuluyor?

-          Servis ablası bu arada ne yapıyor? Sorumsuz, vicdansız, ahlaksız, sen nerdesin? (Bu arada geçenlerde şaka gibi bir şey duydum. O servis şirketi servis ablalarının serviste olan sorunlarla ilgili bilgileri ailelerle paylaşırlarsa işten atılacaklarına ilişkin bir belge imzalatmış. Servis ablalarından biri bir veliye söylemiş. ‘Aman benden duyduğunuzu söylemeyin, işimden atılırım.’ diye.

-          6 yaşında bir kız çocuğunu soyan o büyük çocuk nerede? Tesbit edildi mi? Ona ne yapıldı?

-          Servis ablası kovuldu mu? Hapiste mi? (Cevabın tabi ki hayır olduğundan o kadar eminim ki.) Başka bir servise mi alındı? Ya da güzel memleketimde hala aynı serviste mi?

-          Servis şirketi ?

-          Çocuk okula gitmek istememeye başlamış. Bu yıl çok zor geçmiş. Anneden hiç ayrılmak istememiş. Ama serviste kıyafetlerinin soyulması konusu ile bu durumun hiç ilgisi yokmuş... Bana çok fazla basit geldi.

Konu çocuklar olunca, çocuklar kendilerini savunamayınca, bağıramayınca, seslerini duyuramayınca, susunca, solunca her şey ne kadar basit. Zoraki bir rahatlama. Aksini kabul etmeye yürek dayanmaz. Ve bu anne nasıl yardım almaz?..

Önüne gelen herkes çocuğu tuvalete götürmemeli...

Geçen gün okulda Oğuz’u beklerken kızlar tuvaletinden bir kız seslendi. ‘Kakamı yaptım, altımı yıkayamıyoruuum...’ Biz Oğuz’a her zaman şunu söylüyoruz. ‘Ev dışında tuvalete gittiğinde dışarıdan kimseyi temizlik yardımı için çağırma. Selpak al, temizlenebildiğin kadar temizlen. Elin de pislense mühim değil. Bol su ve sabunla ellerini yıka, oldu bitti.’

Dört yaşınız gelmiş bir çocuk tuvaletini yardımsız yapabilir. Okullarda öğretmenler bile dahil olmak üzere, temizlik görevlilerinden,  hiç kimseden tuvalet için yardım almamalı çocuklar. Zira tuvalette temizlik görevlileri tarafından cimciklenen çocuklar duyduk. Ve bu olay bizim eski okulumuzda oldu. Ve yönetim ‘Burası cam bir fanus değil, gerçek dünya.’ dedi. Çocuklarımızı gerçek dünyadan koruma sorumluluğumuz hiç mi yok?..

Güvenli tatiller...

Hiç yorum yok: