10 Ocak 2016 Pazar

Oğuz Dubai’ye Taşınıyor 2... Oguz is moving to Dubai 2...


Oğuz, Dubai’ye bir kaç defa tatile gitmişti. Dubai’yi pek bir sever. Küçücükken Dubai’nin ‘Arap Kralı’nın Dubai’ye gelen ve annesinin sözünü çok güzel dinleyen çocuklar için gönderdiği çilekli sütleri içmeyi de pek severdi. Oğuz, denizi sever, kumsalı sever, deveye binmeyi, akvaryumları gezmeyi... Ama Dubai dönüp dolaşıp, babanın işi nedeni ile taşınılacak bir ülke olunca işler değişti...

Dubai’ye taşınma planlarını Oğuz ile paylaşınca bizi en çok şaşırtan Oğuz’un evine bağlılığı oldu. Başladı ‘Evim ne olacak?..’ diye. ‘Ben bu evimi çoook seviyorum... Televizyonumu, banyomu, oyuncaklarımı çook seviyorum. Duvardaki resimlerim de mi başkasının olacak?..’ diye hüngür hüngür, dudaklarını titrete titrete ağlayınca işler karıştı.

Biz de evimizi çok ama çok seviyorduk. ‘Hayatımız boyunca İstanbul’da yaşamak istediğimiz ev bu...’  diye düşünsek de finansal açıdan çok avantajlı olacağını düşünerek evi kiraya vermeyi planlıyorduk. Sonunda dedik ki Oğuz bir kökü olduğunu bilsin, hissetsin, bilsin ki burası onun yuvası... Memleketi her ne kadar zor dönemlerden geçse de aidiyet duygusunu kaybetmesin istedik. Yaz tatilinde okullar kapanır, sıcaklık 45⁰’yi bulur ve İstanbul’a kaçılır... Kapısını açıp gireceğimiz yer bir otel odası değil, kendi evimiz olsun, dedik. Ama bu noktaya gelinceye kadar yine de Oğuz’u ikna etmeye çalıştık ne yalan söyleyelim. Evimizi başkasına kiralasak da o yine bizim evimiz, dedik. ‘Böyle bir şey olmaz, artık onların evi olur.’ dedi. Bu noktada ‘tapu’ kavramı gündeme girdi. Babası açtı, evimizin tapusunu gösterdi. Evimizi satmadığımızı, sadece belli bir süre başkasına para karşılığında evimizde oturma hakkı tanıyacağımızı anlattı, anlatmaya çalıştı. Oğuz, tapuya baktı ve ‘Neden burada sadece annemin ve senin ismin yazıyor? Neden Oğuz da yazmıyor?’ dedi. Bir gün hepsinin üzerinden onun ismi yazacağını, küçük çocukların isminin şu anda yazamayacağını anlattık. O ‘bir günün’ ne zaman geleceğini sormadı Allah’tan.

En nihayetinde İstanbul’a geldiğinde evini kullanamayacak olması fikrini içine sindiremeyince, bizim de içimize sinmedi. Ne yalan söyleyelim biz de pek bir rahatladık bu karardan dolayı.

Bir kısım eşyamızı gönderdik Dubai’ye yine de. Oğuz’un anneannesinin aldığı mavi İkea çalışma masası, sandalyesi, çalışma/oyun tahtası, oyun halısı, dünya ve ay lambası, bilumum oyuncakla beraber paketlendi ve gönderildi. İstedik ki buradaki evinden, hayatından, alışık olduğu düzenden bir kaç parça olsun henüz belli olmayan yeni evinde. Dubai’de okullar 30 Ağustos’ta açılıyor. Ödevlerini eski masasında yapsın, düzeninin devam ettiğini hissetsin, istedik. Sevdiği bir hayattan yine seveceği (seveceğini umduğumuz) başka bir hayata geçerken onun rutininin parçası olan eşyalar yeni odasında onu karşılasın istedik.

 Oğuz’un ev konusundaki malına bağlılığını arabamızda da yaşadık. Tutturdu arabamızı satmayalım, diye. Konu araba olunca, bu sefer menkul ve gayrimenkul kavramlarını anlattı babası uzun uzun. Parayı iyi yönetmenin önemini, arabamızı bir yıl kullanmadan otoparkta tutarsak seneye değerinin ne kadar azalacağını anlattı. Aradaki miktar ile neler yapılabileceğini somutlaştırmak için, bu para ile kaç kutu Ninjago legosu alınabileceğini, kaç tatile gidilebileceğini anlattık uzun uzun. Sonunda ikna oldu, gözyaşları ile. Yine de arabamız satıldığı akşam yatağına yatarken, ‘Şimdi arabamız kimin oldu? Ben onu çoook özlüycem.’ diyiverdi. 

Sonuçta Oğuz’a ne kadar da Dubai’ye taşınmayı sanki hiç bitmeyen bir tatil olarak pozisyonlandırsak da aslında gayet iyi anladı; pek çok şey değişiyor...

Evi boşaltmadığımız için mi bilmem ben bile sanki uzun bir tatile gidiyormuşuz gibi hissediyorum zaman zaman. Sanki yıllar önce Polonya’ya, sonra da İsviçre’ye taşınırken daha bir hüzünlü, garip duygular içindeydim. Yoksa çocuklu ve okullu hayatla beraber yeni bir ülkeye taşınıyor olmanın koşturmacası pek bir fazla olduğu için, koşturmacadan fırsat bulup mu duygumu yaşayamadım bilmem...

 Tek yönlü uçak biletimiz, iki gün sonra...  Dubai’den paylaşımlarımızın devam etmesi dileği ile...

Hiç yorum yok: