10 Ocak 2016 Pazar

Tacizden Korunma... Child Protection from Harassment


Çocuklarımıza, ‘bedenlerinin kendilerine ait olduğunu’ ve ‘Hayır!’ demeyi öğretmeliyiz.

Çocuklarımız kendilerini tehlikelere karşı korumak için gerektiğinde avazı çıktığı kadar bağırmayı bilmeliler.

Çocuklar herkese kendini öptürmek, sevdirmek zorunda değil.

Babaanne, komşu teyze çocuğu öpmek istiyor; çocuk kendini öptürmek istemiyor. ‘Aman babaanne, komşu teyze  kırılmasın...’ diye çocuğun ‘hayır’ deme hakkını, ‘istemiyorsa, istemediği kişiye kendini öptürmeme’ hakkını elinden alıyoruz.

 Zorbalık yapan arkadaşlarına, yabancılara, tehlikeli dünyaya karşı ‘güçlü bir hayır’ı olsun istiyoruz, ama biz kendi ailemizde, anne baba olarak çocuklarımızın ‘hayır’ını çoğu zaman duymuyoruz. Büyüklerin duygularını daha önemli buluyoruz, daha da ötesi kimi zaman çocuklarımızın duygularını pek de umursamıyoruz.

Çocuğun ‘hayır’ını cılızlaştırıyoruz.

Çocuk ‘Doydum!’ diyor. Ağzına zorla son kaşığı tıkmaya çalışıyoruz. Ne yazık ki çocuğumuzu en içten annelik duygusu ile beslemeye çalışırken ona aslında ‘Sen daha çocuksun. Doyup doymadığını bilemezsin. Kararlarını kendin veremezsin. Büyükler daha güçlüdür ve her zaman onların istediği olur.’ mesajını veriyoruz. Çocuğun ‘Hayır’ını duymuyoruz, cılızlaştırıyoruz.

Çocuklar dudaktan öpülmemeli.

Kendi çocuğum değil mi? Canım öyle istiyor. Dokuz ay karnımda taşıdım, biraz da keyfini süreyim... Şimdi öpmeyeceğim de el kızı, el oğlu aldığında mı öpeyim?.. gibi saçma sapan, bencil, sorumsuz düşüncelerin varsa önce silkin ve anne-baba olma sorumluluğu ile davran. Sen annesi, babası olarak dudağından öpersen, amca oğlu, hala kızı, arkadaşı, sokaktaki sapık... öpmeye kalkınca dudağından bunun yalnış bir şey olduğunu 4-5 yaşındaki çocuk nasıl anlayacak?..

Çocuğun üstü başı, hele ki iç çamaşırı ulu orta yerde değiştirilmemeli.

Çocuk böylece bedenini koruması gerektiği, bedenine kimsenin bakamayacağı mesajını çok küçük yaşlardan beri anlamış olur. Çocuk Bedenime Dokunma Derneği’nin websitesindeki bazı haberleri, paylaşımları okudum, yüreğim ezilerek. Hep aynı noktadan başlıyor, ‘... İlk başlarda anlayamadım... Rahatsız oldum, ama tanımlayamadım...’

Benim en sinir olduğum şeydir, kız veya erkek çocukların sahil mekanlarında çırıl çıplak dolaştırılması, denize sokulması. Niye ki? Mayon nerde, yok mu kilodun, şortun?.. Ortalıkta sapık çok, bu bir gerçek. Çocuk nasıl öğrenecek bedenini korumayı, anne sahilde çırıl çıplak oynatıyorsa? Hiç unutmam yıllar önce Şile taraflarına gitmiştik arkadaşlarımızla. Oğuz henüz doğmamıştı. Arkadaşımızın oğlu 6 yaşlarındaydı. Denize girmek istedi. Anne bir güzel çocuğu soydu ve sahile salıverdi. Etraftan bir teyze ‘... Ama kızım ayıp değil mi?...’ deyince anne bir de üste çıkıverdi. ‘O daha çocuk!..’

İyi dokunuş, kötü dokunuş?

Bloglarda, araştırmalarda bu konu ile ilgili epey yayın okudum. Şu ortak hatayı görüyorum. Çocuk demiş ki ‘...ama biz okulda birbirimize dokunuyoruz.’ O zaman da ‘iyi dokunuş, kötü dokunuş arasındaki fark öğretilmeli’ deniliyor. ‘Hoşlanmadığın dokunuşlar kötü dokunuştur. Yabancıların dokunuşu kötü dokunuştur.’ diye anlatılan yazılar okudum, sinirim kalktı. Elbette iyi dokunuş, kötü dokunuş vardır. Bir annenin çocuğununun saçını okşaması, yatarken sırtını sıvazlaması iyi bir dokunuştur  elbette.  Ama hoşlanma, hoşlanmamayı işin içine sokunca mesajlar karışıyor, ‘tehlike algısı’ azalıyor.

‘Hoşuna gidebilir, ama iyi bir dokunuş değildir!’

‘Sevdiğin, güvendiğin bir arkadaşından, hatta bir büyüğünden bile tehlike gelebilir!’

 Ne yazık ki çocukları istismar eden kişilerin %90’ı aile içinde veya çocuğun tanıdığı ve güvendiği kişilerdir.

‘İyi sır, kötü sır’ çocuğa öğretilmeli. Peki nasıl?..

Arkadaşına, annene, babana bir hediye aldın, süpriz bir doğumgünü partisi düzenledin. Bunu kutlama zamanına kadar söylememek ‘iyi sır’dır. Çünkü söylendiğinde heyecanı kaçar.

Herhangi biri, seni üzdü, rahatsız etti, zorla birşey yaptırdı. ‘Bunu sakın kimseye söyleme!’ dedi. Bu kötü sırdır. Anne, babadan kötü sır saklanmaz. Kötü sır saklamak seni daha çok üzer, sana zarar verir.

Ne yazık ki taciz her yerde olabilir, her yaşa, her yaştan gelebilir; aile içinde, okulda, gezide, hastanede, kilisede, camide, bakımevinde... Çocuklarımızı tacize karşı bilinçlendirmeli ve onlar ile iletişim kanalarını her daim açık tutmalıyız. Onların değişen davranışlarının kötü bir şeylerin habercisi olabileceğini aklımızdan çıkarmamalıyız.

Hiç yorum yok: