Oğuz, artık
Dubai’de... Dubai’nin iki dilde eğitim yapan tek okulu Swiss International
Scientific School’da... Bir hafta bütün dersler İngilizce, bir hafta Fransızca.
Arada bir de mecburi 6 saat Arapça...
Sizlerden gelen sorular ve cevaplarım:
1.
Kafaları karışmıyor mu?..
Uzun yıllardır Dubai gibi ultra çok uluslu bir memlekette yaşayan
çocuklar zaten alışmış olmalılar. Bizim okulumuzda 50’den fazla milliyet var.
Say deseniz inanın ki sayamam o kadar farklı milliyeti. Nüfusun %85’nin yabancı
olduğu bir Emirlik burası. Bunun yanında evlerinde zaten iki dil konuşulan çocuklar
var. Annenin anadili İngilizce, babanın Fransızca mesela. Dolayısı ile zaten
iki dilli ortam onların doğalı. Oğuz gibi çocuklara gelince... İngilizcesi
Türkiye’de çok iyi idi. Burada anadili gibi olmadığı gayet açık. Ama konu
okumaya gelince sınıfındaki anadili İngilizce olan çocukların pek çoğundan daha
iyi.
‘Çift dilde eğitimin avantajlarından söz etmek için dillerin aynı
alfabe sisteminde olması gerekir.’ diyor uzmanlar. Bu durumda bizim üçüncü
yabancı dilimiz Arapça giriyor gündeme...
Ve... Oğuz İngilizce ödevini yaparken tersten yazmaya başlıyor bir
gün aniden. Hala bazen satırın ters tarafından yazmaya doğru gitse de eli ‘Heee, yine karıştırdım.’ diye düzeltiyor
artık kendiliğinden.
Dolayısı ile bizim durumumuzda kafa karışıklığı bazen Arapça’dan
kaynaklı olabiliyor.
2.
Ana dili İngilizce veya Fransızca olan
çocuklar daha avantajlı değiller mi?..
‘Kesinlikle şu an için daha avantajlılar. Ama eğitim, gelecek için
yapılan bir yatırım değil mi zaten?’ deyip uzun vadeli düşünüyoruz. Tabi
Fransızca karnemiz ne olur bilemem şimdiden. Çünkü sadece İngilizce eğitimini
seçseydik, Oğuz yabancı dil olarak Fransızca veya Almanca alacaktı. Ama biz
çift dilde eğitimi seçince derslerin işleyişi ve hedefler farklı oluyor.
Fransız okulunda ilkokul 2. sınıf Fransızca dersi, matematik dersi ve konular
nasıl işleniyorsa sistem bu şekilde işliyor, Fransızca’yı bilmeyen çocuklara
göre değil.
3.
Yazık ona, isyan etmiyor mu, oyuna vakti
kalıyor mu?..
Dün akşam ben de ‘yazık ona’ diye düşünmedim değil ne yalan
söyleyeyim. Zaten şikayet eden, isyan eden bir çocuk değil. Ne yüklesen yapmaya
çalışıyor. Sunumlar hazırlıyor, projeler yapıyor. ‘Çok yoruldum, ne zaman tatil
olacak?’ dedi dün akşam. Yine de buradaki ödevlerinin eski okulundaki ödevlere
göre daha ilginç olduğunu söylüyor.
İki dilde
eğitimin faydaları
Araştırmalar iki dilde eğitim görmüş beyinlerin daha iyi
geliştiğini ve hatta yaşlılık yıllarında genç beyinleri aratmayacak keskinlikte
olduğunu söylüyor. İki veya hatta daha çok dilde eğitim, beyin gelişimi ve
sağlığı için sigorta görevini görüyor.
Böyle bir eğitim sisteminden geçen çocukların görsel problem çözme
ve analitik yetilerinin, tek dilde eğitim gören çocuklardan daha iyi olduğu
söyleniyor.
‘Çift dilde eğitim normal zihinsel gelişimde her çocuk için çok
değerli ve ilginç bir fırsat iken yetenekli çocuklar için ise inanılmaz bir
açılım sağlıyor.’ diyor uzmanlar.
Araştırmalar iki dilde eğitimde, çocukların iki dilde de çok
yetkin olamayacağı algısını çürütüyor. Bu çocuklarda dili doğru, güçlü kullanma
ve ifade yeteneklerinin, tek dilde eğitim gören çocuklara göre daha güçlü
olduğu söyleniyor.
Çift dilde eğitim gören çocukların sosyal yönden daha güçlü
olduğu, değişik ortam ve kültürlere daha kolay uyum sağladıkları ve daha açık
fikirli insanlar olarak yetiştikleri düşünülüyor. Araştırmalar bunu söylese de,
bu konuda aile içi eğitimin ve kültürün daha baskın olabileceğini düşünmeden edemiyorum.
(Bu da başka bir sayının konusu...)
Yabancı
dilde eğitime ne zaman başlamalı?
Yabancı dil eğitimine erken yaşta başlamak önemli. Araştırmalar 3
yaşındaki bir çocuğun 13 yaşındaki bir çocuğa göre yeni bir dili çok daha kolay
ve yetkin şekilde öğrendiğini söylüyor.
İki dilde eğitim için ise 9-10 yaşından önce böyle bir sisteme
geçilmesinin daha avantajlı olduğunun altı çiziliyor. ‘İki dilde eğitimi
seçecekseniz en az 2-3 yıl böyle bir eğitim sisteminde kalmanız gerekir.’ diye
ekliyor uzmanlar.
Oğuz, 6 yaşında bu sisteme geçti. Dubai’de hayatımız boyunca
yaşamayacağımızı, İstanbul’da böyle bir eğitim imkanının olmadığını ve
muhtemelen her 3-4 yılda bir oradan oraya gitme ihtimalimizin yüksek olduğunu
düşünürsek, iki dilde eğitimin devamlılığını sağlamak gibi bir yükümlülüğümüz doğdu
anne-baba olarak.
Bir taraftan emekli ilkokul öğretmeni, torunlarına ultra düşkün ve
anadiline gönülden bağlı anneannemiz her fırsatta hatırlatıyor. ‘Türkçe’yi
sakın ihmal etmeyin!..’ diye...
Annenin sorumlulukları artıyor!..
1 yorum:
Merhaba sevgili ebru,
6 ve 8,yaşlarındaki iki oğlumun dil bilmediğini göze alırsak Dubai de okul uyum sorununu kolaylaştırmak adına bir önerimiz olur mu🤗
Sevgilerle
Yasemin
Yorum Gönder