10 Ocak 2016 Pazar

Oğuz Dubai’ye Taşınıyor... Oguz is moving to Dubai...


Oğuz, Dubai’ye bir kaç defa tatile gitmişti. Dubai’yi pek bir sever. Küçücükken Dubai’nin ‘Arap Kralı’nın Dubai’ye gelen ve annesinin sözünü çok güzel dinleyen çocuklar için gönderdiği çilekli sütleri içmeyi de pek severdi. Denizi sever, kumsalı sever, deveye binmeyi, akvaryumları gezmeyi... Ama Dubai dönüp dolaşıp, babanın işi nedeni ile taşınılacak bir ülke olunca işler değişti...

Baba ısrarla Oğuz ile konuşmayı kendisi yapmak istediğini söylemiş ve annenin müdahale etmemesi konusunda çok ciddi uyarısını yapmıştı. Son ana kadar Oğuz’a taşınma işini söylemeyip, çocuk için uzunca bir belirsizlik olmasın diye beklemiştik.

Son an?  Ertesi gün Dubai’ye gidilecek ve anne ve babanın daha önce gidip onlarca okul arasından seçtiği 4 okulun sınavına girecek. 

Oğuz, geçen yıl 5 yaşında ilkokula başladığı için Dubai’de hiç bir okul, 2. sınıftan devam etmesini kabul etmiyor. Dubai’de ilkokul 1’e başlamak için 1 Eylül itibarı ile 6 yaşını doldurmuş olmak gerekiyor.  Oğuz, 15 Eylül 2009 doğumlu olunca 15 gün ile anaokulu kapsamına giriyor. ‘Bu yaş çocuğu ilkokulu yapamaz. İlkokul 1 için bile sınav ve mülakat yapmamız gerekir.’ deyince okullar, anne devreye giriyor. ‘Bu çocuk ilkokul 1. sınıfı zaten bitirdi. Madem çocuğu ta İstanbul’dan sırf okul sınavları için Dubai’ye getireceğiz, ilkokul 2 için sınav yapın, hangisini  geçerse o sınıftan başlasın.

Baba: ‘Oğuz, sen Dubai’yi seviyor musun?’
Oğuz: ‘Eveeeeet.  Çok, hem de çook.’
Baba: ‘Ben de çok seviyorum Dubai’yi. Hem de sana çok güzel haberlerim var. Baban, çok güzel bir işe başlayacak Dubai’de.’

Oğuz: ‘Dubai’ye mi yaşınıyoruz?’
Baba: ‘Evet, ne kadar güzel değil mi?’

Oğuz’un önce dudaklar titrer, sonra yanaklardan yaşlar boşanır...  ‘Dubai’ye taşınmak istemiyorum!’

Oğuz ağladığı için çok şaşırmış, donakalmış babamıza sonra soruyorum. ‘Ne bekliyordun? Babacığım, böyle güzel bir görevi aldığın için seni çok tebrik ediyorum, falan mı?’ Anlaşılan babamızın gerçekten de böyle naif bir beklentisi varmış.

Baba, Oğuz’a sarılır, onun da dudaklar titreyip gözler dolmaya başlar.
(Daha biz okulla ilgili hiçbir şey demeden) Oğuz: Okula Dubai’de mi gideceğim?

Oğuz artık hüngür hüngür ağlamaya başlar... ‘Ben arkadaşlarımla okula gitmek istiyorum. Dubai’ye taşınmak istemiyorum.’

Baba: ‘Evet oğlum, ama bak ne güzel orada bir evimiz olacak, kışın bile denize gireceğiz...’
Oğuz: ‘Ben bu evimi çoook seviyoruuum... Televizyonumu, banyomu, oyuncaklarımı çook seviyorum. Duvardaki resimlerim de mi başkasının olacak?’

Baba, Oğuz sarılır ve çok acıklı bir Türk filmi sahnesini yeniden çekerler.

Anne, müdahale etmeme yasağını çiğneyip durumu ele alır: ‘Televizyonun, resimlerin, oyuncakların yine senin. Onları da götüreceksin.’Oğuz’un çoook sevdiği bir kız arkadaşının Dubai’de de evi var. ‘Bak Alya ile buluşursun Dubai’de. Mustafa’nın teyzesi de Dubai’ye taşındı, Mustafa onu ziyarete gittiğinde senin evine gelir. Kerim de Dubai’yi çok seviyor...Arkadaşlarını davet edersin. Kışları Dubai’de yazları da İstanbul’da buluşursunuz.’deyince anne, Oğuz açılmaya başlar. ‘Benim evimde kalabilirler mi?’

Anne: ‘Tabi ki. Evimizi de sen seçersin, arabayı sen seçersin, dünyanın en güzel kaydırakları Dubai’de...  Sonra okulunu da kendin seçersin. Yarın Dubai’ye gidince okullara götürelim seni. Hangisini beğeneceksin bakalım?’

Baba, müdahalesi için anneye teşekkür eder, ertesi gün Dubai’ye gidilir. Ve Oğuz ard arda 4 gün boyunca hayatının ilk sınavlarına girer...

Anneanne dün akşam soruyor. ‘Oğuz nasıldı, neler sordular okullardaki sınavlarda?’

Oğuz: Sınav yapmadılar ki ödev yaptırdılar, matematik ve İngilizce. Bir de futboldan falan konuşmuşlar. Galatasaray, Barcelona ve Brezilya’yı tuttuğunu söylemiş.

Bütün okullardan ilkokul 2 için kabul gören akıllı oğlum...

Kıravat takmamak uğruna üniforması en sevimli olan İsviçre Uluslararası Bilim Okulu’nu seçen oğlum... ‘Olsun Fransızca öğrenirim, yeter ki kıravat olmasın!’ diyen oğlum... Bir diğer okulu logosu ejderha diye beğenen, ama kıravat ve siyah ayakkabı zorunluluğunu duyunca hemen vazgeçen oğlum...

Bir başka okulda... ‘Şimdi 1.5 saatlik bir sınava gireceksin.’ diye eliden tutup onu götüren uyuz kıza bile hayır demeden tıpış tıpış giden görev adamı, uyumlu oğlum... Biz babası ile stresle dışarıda beklerken, binbir dua gönderirken ve hele ki sınavın bilgisayar ortamında olduğunu son anda öğrenip stres olurken... 1,5 saat sonunda büyük bir sevinçle yanımıza gelen ve ‘sınav (onun deyimi ile ödev) laptopta ve hem de mouse bile vardı’ diye büyük bir sevinçle yanımıza gelen oğlum...

Neler sordular dediğimizde ‘mesela 300+400, matematikler, 2’şer 2’şer saymalar, İngilizce şeyler yazma, okuma  falan...’ diyen oğlum. ‘Heee, bir de 3’er 3’er sayma vardı, onu öğrenmemiştik Açı okulumda ama içimden sayarak yaptım.’ diyen oğlum... Yolun açık olsun.

Dubai’den hayatımızı sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz... Herkese iyi tatiller...

Hiç yorum yok: