Milli
Eğitim Bakanlığı twitter hesabından duyurdu: ‘Yazma eğitiminde önümüzdeki yıl
(2017-2018) bitişik eğik el yazısıyla öğrenim yerine dik temel harfler
kullanılacak.’ Bakalım Türk çocuğunu 2017-2018 eğitim yılında neler bekleyecek?..
Araştırdım, öğrendim, önemli noktaları
paylaşmadan edemedim:
Harflerin gruplardaki yerleri...
Öğrendim
ki okuma-yazma eğitiminde alfabe 6 gruba ayrılmış. Örneğin 1. harf grubundaki
sesler ‘e, l, a, t’ iken yeni sistemde ‘e, l, a, n’ olmuş. Yani bunlar okunuşu
ve yazılışı ilk olarak öğretilecek harf grubu imiş.
Bu
bağlamda üzülerek memleketimin sevgili miniklerine duyururum ki ‘Ece, teli,
telle, telle Ece telle.’ cümlesini veya benzerlerini defalarca yazmaktan kaçış
yok. Bu sefer ‘Ece, nalı nalla, nalla Ece nalla.’ olabilir diye tahmin
ediyorum. ‘Daha da yaratıcı cümleler olabilir mi?’ diye merakla bekliyorum.
Ayrıca c sesi 5. grupta gözüküyorken nasıl oluyor da bütün cümlelerde Ece
karakterinden kurtulamıyoruz. Fransız sistemindeki Alex ve Zoe ikilisinin çakma
hali Ece ve Efe karakterlerini her cümleye katma ihtiyacı, 5. gruptaki c sesini
ve 6. gruptaki f sesini karakterlerimizin isimlerinde olmalarından doğan
torpille, yazı eğitimin başlarına taşıyıvermiş.
Yazılışı değişen harfler... Eskiden kendinden
sonraki ses ile birleşirken artık birleşmeyen, eskiden birleşmezken artık
birleşen büyük harfler...
f
ve r harflerinin yazılışı değişmiş. s ve ş da değişti diyorlar ama baktım
baktım değişikliği anlayamadım.
Büyük
harflere olmuş olan. Birleşenler birleşmez, birleşmeyenler birleşir olmuş.
‘T
çok cool; hiç kimse ile birleşmez!’
derdi Oğuz, el yazısı saatlerini eğlenceli hale getirmeye çalışırken. Şimdi T
sesinin artık ‘cool’ olması yasaklanmış, kendisinden sonraki ses ile birleşir
olmuş. D, F, N, P, V sesleri ise kendisinden sonraki sese bağlanmayıp tek
başına takılan ‘cool’ gruba geçmiş. Sakın ola birleştirme, yanarsın!
Kılavuz çizgisinin boyutları...
Bir
de kılavuz çizgisi diye bir şey varmış; onun da boyutu değişmiş. (Dış iki çizgi
arası 1,7 cm, orta boşluk 7 mm, üst ve alt boşlukları 5mm olan satır ölçüleri
kullanılabilir imiş artık!) Yak eski defterleri, çünkü onlar artık boyut dışı!
Aç ihaleleri, bas yeni defterleri!
Yeni
harflerin, yeni bağlantı modelleri ile yazılabileceği satır aralarındaki
boşluklar böyle iken, Türkiye’nin son PISA 2016 boy ölçüsü 72 ülke arasında 50.
sıra olmuş.
Kalem tutuşundaki altın oran...
Dünyanın
sıcak ucunda biz ilkokul 3. sınıfta ‘kodlama’ ünitemize geçtik. 6 hafta kodlama
ve robotics konularını işleyeceğiz. Fibonacci dizisini öğreniyoruz. Fibonacci
dizisinde sayılar kendisinden önceki sayı ile toplanarak devam eder. Bu sayılar
birbirleri ile oranlandığında altın orana gittikçe yaklaşan bir dizi elde
edilir. Altın oran denilen 1,618 sayısı doğada, sanatta, hayatın pekçok
alanında görülen ve estetik ile bağdaştırılan bir sayıdır.
Türk
eğitim sisteminde ise başka bir ilginç oran kendini gösterir. Başparmak, işaret
parmağı ve orta parmağın kalemle buluşma noktasını belirleyen oran. Bu altın
oran, o kadar önemlidir ki okulöncesi ve 1. sınıfın kazanımları arasında vazgeçilmez
bir yeri vardır. Her Türk çocuğunun da orta parmak üzerinde bu oranın hesaplama
noktasını gösteren bir nasırı vardır.
Pedagogların
çocuklarımızın altın yılları olarak adlandırdığı 3-6 yaş arası, bu oran
hesapları ile geçer. Kazanım büyüktür; zira Türk insanından başka hiçbir millet
doğru düzgün kalem tutmayı bilmez. Çocuklar nasıl rahat ediyorsa o şekilde
tutar kalemi.
2018’de kork bizden Singapur!
Yeni
müfredat değişiklikleri ile PİSA 2018’de memleketimin atılım planladığı
haberini aldığımız için mutluyuz, umutluyuz.
Gözüme
çarpanlar... Atatürk’ün doğum yeri, yılı, anne-baba bilgisi gibi bilgilerin
küçük beyinler için fazlası ile yeterli olduğu düşünülmüş.
Çocukların
hayatında işine yaramayacak bilgiler programdan çıkartılmış. Kurbağanın sindirim
sistemi ‘hayat boyu işe yaramayacak bilgiler’ kapsamına örnek olarak gösterilmiş.
Evrim teoremi çıkartılmış. Cihad kavramı küçük beyinler için önemli bir kavram
olarak düşünülmüş ki ilköğretim programına dahil edilmiş. Bunun yanı sıra 3
yaşından itibaren 15 Temmuz kutlamaları müfredata konmuş. İlkokul 1’den itibaren
de konu olarak okutulacakmış.
İnternette
şöyle bir gezindim. ‘15 Temmuz Panoları’ diye bir konsept çıkmış. Yüzlerce pano
örneği, bu konuda şiir-resim yarışmaları, tiyatro gösterileri almış başını
gitmiş.
Anladığım
kadarı ile Rönesans’ı hala öğrenmiyoruz; ki Osmanlı’nın çöküşünü hazırlayan
faktörler; doğal sınırlara ulaşmak, Yeniçeri isyanları bağlamlarından çok fazla
uzaklaşmasın.
Yakın
tarihimiz daha ayrıntılı olarak öğretilecekmiş. Ne güzel. Yakın tarihin tarih
aralığını öğrenebilir miyiz?... Bu bağlamda Türkiye’nin atlattığı ekonomik
krizler programa konmuş. Ama bu krizlerin içinde 2008 krizi diye bir şey
yokmuş.
Herkese
iyi tatiller... Biz Fransızca Mevlana şiirlerine ve kodlama konumuza dönelim...
İslam dersimizin müfredatına Mevlana’yı eklettirmiş olmaktan mutlu olalım.