17 Nisan 2017 Pazartesi

Rekabet (2)... Competition in Education?... Should be or not?...


Olmalı mı, olmamalı mı?.. Olmaması mümkün mü, bunun bir ayarı, dozu var mı?..

Dubai’de her alanda rekabet hat safhada, inanılmaz bir hızla hayatın her alanında. Oğuz ile Şeyhimiz Mohammed bin Rashid Al Maktoum’un kitaplarını okuyoruz. 

Bir tek kelime ile Şeyhi tanımlamanız gerekse herkes ‘Vizyoner’ kelimesi etrafında birleşecektir. Yıllık ortalama sıcaklığın 40 derece olduğu çöl topraklarında ve diğer Birleşik Arap Emirlikleri’nden farklı olarak çok az petrolü olan küçücük bir Emirliği dünya klasmanına taşıması ve turizm, ticaret ve spor (özellikle golf) alanlarında bir dünya cazibe merkezi haline getirmesi yeterli örnek olmuştur diye düşünüyorum.

Sözün kısası Şeyhimiz başarıyı şöyle özetliyor.

‘Bana tüm alanlarda birincilik konusundaki ısrarımı soranlara şöyle diyorum: Everest’e tırmanan ikinci kişiyi kim hatırlıyor?.. Ayda yürüyen ikinci kişiyi?.. Sözün doğrusu, ikinci gelen herhangi bir kişiyi kim hatırlıyor?.. Cevap : Hiç kimse.

Her kim kendini birinciliğe aday /layık görmüyorsa, en başından yenilgiye mahkum demektir.’

Akademik hayatta rekabet...

Mesajlar bu kadar net olunca rekabet her alanda kendini hissettiriyor. Okullar, Eğitim Bakanlığı ve KHDA (Knowledge and Human Development Authority / Bilgi ve İnsan Geliştirme Kurumu) tarafından denetleniyor, notlandırılıyor. Çocuklar her yıl devletin online sınavlarına giriyorlar, girmek zorundalar. Bu sınavlar matematik, fen ve İngilizce alanlarında yapılıyor.  Sınavların sonucunda çocuğunuzun notunu ve Dubai ortalamasına göre yerini görebiliyorsunuz. Bunun dışında (zorunlu) zeka / yetenek / eğilim testeri yapılıyor.

Dubai’de dışarıdan bakıldığında tahmin edilemeyecek bir şeffaflık var. Çocuğunuzun sonucunu görmekle kalmıyor, çocuğunuzun yeteneklerine göre gelecek akademik başarı projeksiyon raporunu alıyorsunuz. Oğuz bu testi geçen ay aldı, yani 3. sınıfta. 5. Sınıfa geldiğinde farklı  alanlardaki tahmini  notlarını ve üzerine daha da eğilinirse nereye gelebileceğini görüyorsunuz.

Okullar KHDA’den daha iyi not almak için karne notlarını şişiremiyor. Yani TEOG’da okulumun başarısını yükseltmek için Milli Eğitim karnesi başka olsun, bir de okulumun karnesi ayrı olsun diye bir olasılık yok.  Çünkü her şey online ve her çocuk için  zeka / yetenek testi ve devletin akademik bilgi testi zaten sistemde ve karşılaştırma raporları bir tık ötede.

Akademik hayat böyle iken sporda daha azı beklenebilir mi?..

Takıma çocuğu alayım ve geliştireyim, diye bir konsept yok. Hele yeni bir okulsanız çocuğu alıp geliştireyim lüksünüz de yok, çünkü diğer okullar yıllardır takımlarını çelik gibi küçücük yaşlardan itibaren geliştirmişler. Sporda başarı mühim! Tank gibiler. Eski okulumuzdaki beşincilik, yedincilik kutlamaları ve alkışkarı burada yok.

Rekabet... her alanda...

Doğumgünlerinde lazer organizasyonları İstanbul’da da çok ‘in’ idi, burada da. Buradaki fark, lazer skorları basılır, sıralamalar yapılır. Kim kaç vuruş yaptı?! O sırada İstanbul’daki doğumgünlerini hatırlarım. Çocuklar lazerde, anneler keyif sohbetinde, Türk kahvesinde... Hiçbirimizin aklına gelmemiştir, kimin skoru ne?.. Lazer  salonunun önündeki görevli hayatında bir kez olsun skor print out’u almamıştır herhalde.

Dubai’de gerçi bir de küçük yaşlardan itibaren go-kart olayı var ki, akıllara ziyan... Oğuz’un annesi kenarda bildiği bütün duaları okur, yüreği ağzında artık pasta faslına sağ sağlim geçilsin diye heyecanla bekler. Diğer anneler heyecanla skoru bekler...

Şeffaflığın olmadığı yerde rekabet de olmuyor...

Raz Kids diye muhteşem bir online kitap platformu var. Türkiye’de okullar nasıl bundan bihaber olur anlamam. Çocukların  okuma seviyelerine göre harf harf gruplanmış online kitaplar... Konuların çeşitliliği inanılmaz; bilim, biografiler, politika, inanılmaz bir genel kültür zenginliği ve tabi ki eğlenceli hikayeler... Kitabı sesli dinliyor, kendiniz okuyor ve ilgili soruları cevaplıyorsunuz ve öğretmeniniz neyi, ne kadar okuduğunuzu, hangi tip sorularda zorlandığınız detayına kadar sistemden görüyor. İşin ilginç tarafı eski okulumuzda olsaydık ve böyle bir sistem olsaydı, çocukların okuma seviyeleri bir devlet sırrı gibi saklanıyor olurdu. Burada sistem açık, hangi çocuğun isminin üzerine tıklarsanız okuma seviyesini görebilirsiniz. Bana da ilk başta bu kadar açıklık biraz fazla gelse de sanırım alışıyorum. ‘Okuyamayan arkadaşları üzülür, sınıfın genel okuma düzeyine göre kitap veriyoruz...’ diye çok iyi okuyan bir çocuğa ‘tavşan, köpek, kedi...’ isimlerinden oluşan kitaplar verilen bir okuldan gelip, gerçek seviyesinde eğitim görmenin özgürlüğünü ve motivasyonunu yaşıyoruz. 

Aslında malesef gerçek hayat böyle. Dengesini kurmak ise adeta sanat işi, anne-babanın ve eğitimcilerin en büyük ikilemi. Her şeyin ‘kazanmak’ olmadığını Dubai’de çok sık hatırlatmamız gerekiyor çocuğunuza ve kendinize. Süreçte öğrenilen, başarılan, kazanılanların öneminden konuşup duruyoruz...

Hiç yorum yok: