Olmalı mı, olmamalı mı?.. Olmaması mümkün mü, bunun bir ayarı, dozu var mı?..
Dubai’de her alanda rekabet hat
safhada, inanılmaz bir hızla hayatın her alanında. Oğuz ile Şeyhimiz Mohammed
bin Rashid Al Maktoum’un kitaplarını okuyoruz.
Bir tek kelime ile Şeyhi
tanımlamanız gerekse herkes ‘Vizyoner’ kelimesi etrafında birleşecektir. Yıllık
ortalama sıcaklığın 40 derece olduğu çöl topraklarında ve diğer Birleşik Arap
Emirlikleri’nden farklı olarak çok az petrolü olan küçücük bir Emirliği dünya
klasmanına taşıması ve turizm, ticaret ve spor (özellikle golf) alanlarında bir
dünya cazibe merkezi haline getirmesi yeterli örnek olmuştur diye düşünüyorum.
Sözün kısası Şeyhimiz başarıyı şöyle
özetliyor.
‘Bana tüm
alanlarda birincilik konusundaki ısrarımı soranlara şöyle diyorum: Everest’e
tırmanan ikinci kişiyi kim hatırlıyor?.. Ayda yürüyen ikinci kişiyi?.. Sözün
doğrusu, ikinci gelen herhangi bir kişiyi kim hatırlıyor?.. Cevap : Hiç kimse.
Her kim
kendini birinciliğe aday /layık görmüyorsa, en başından yenilgiye mahkum
demektir.’
Akademik hayatta rekabet...
Mesajlar bu kadar net olunca
rekabet her alanda kendini hissettiriyor. Okullar, Eğitim Bakanlığı ve KHDA
(Knowledge and Human Development Authority / Bilgi ve İnsan Geliştirme Kurumu)
tarafından denetleniyor, notlandırılıyor. Çocuklar her yıl devletin online
sınavlarına giriyorlar, girmek zorundalar. Bu sınavlar matematik, fen ve
İngilizce alanlarında yapılıyor. Sınavların sonucunda çocuğunuzun notunu ve
Dubai ortalamasına göre yerini görebiliyorsunuz. Bunun dışında (zorunlu) zeka /
yetenek / eğilim testeri yapılıyor.
Dubai’de dışarıdan bakıldığında
tahmin edilemeyecek bir şeffaflık var. Çocuğunuzun sonucunu görmekle kalmıyor,
çocuğunuzun yeteneklerine göre gelecek akademik başarı projeksiyon raporunu
alıyorsunuz. Oğuz bu testi geçen ay aldı, yani 3. sınıfta. 5. Sınıfa geldiğinde
farklı alanlardaki tahmini notlarını ve üzerine daha da eğilinirse nereye
gelebileceğini görüyorsunuz.
Okullar KHDA’den daha iyi not
almak için karne notlarını şişiremiyor. Yani TEOG’da okulumun başarısını
yükseltmek için Milli Eğitim karnesi başka olsun, bir de okulumun karnesi ayrı
olsun diye bir olasılık yok. Çünkü her
şey online ve her çocuk için zeka /
yetenek testi ve devletin akademik bilgi testi zaten sistemde ve karşılaştırma
raporları bir tık ötede.
Akademik hayat böyle iken sporda daha azı
beklenebilir mi?..
Takıma çocuğu alayım ve geliştireyim,
diye bir konsept yok. Hele yeni bir okulsanız çocuğu alıp geliştireyim lüksünüz
de yok, çünkü diğer okullar yıllardır takımlarını çelik gibi küçücük yaşlardan
itibaren geliştirmişler. Sporda başarı mühim! Tank gibiler. Eski okulumuzdaki beşincilik,
yedincilik kutlamaları ve alkışkarı burada yok.
Rekabet... her alanda...
Doğumgünlerinde lazer
organizasyonları İstanbul’da da çok ‘in’ idi, burada da. Buradaki fark, lazer
skorları basılır, sıralamalar yapılır. Kim kaç vuruş yaptı?! O sırada
İstanbul’daki doğumgünlerini hatırlarım. Çocuklar lazerde, anneler keyif
sohbetinde, Türk kahvesinde... Hiçbirimizin aklına gelmemiştir, kimin skoru
ne?.. Lazer salonunun önündeki görevli
hayatında bir kez olsun skor print out’u almamıştır herhalde.
Dubai’de gerçi bir de küçük
yaşlardan itibaren go-kart olayı var ki, akıllara ziyan... Oğuz’un annesi
kenarda bildiği bütün duaları okur, yüreği ağzında artık pasta faslına sağ
sağlim geçilsin diye heyecanla bekler. Diğer anneler heyecanla skoru bekler...
Şeffaflığın olmadığı yerde rekabet de olmuyor...
Raz Kids diye muhteşem bir online
kitap platformu var. Türkiye’de okullar nasıl bundan bihaber olur anlamam. Çocukların
okuma seviyelerine göre harf harf
gruplanmış online kitaplar... Konuların çeşitliliği inanılmaz; bilim,
biografiler, politika, inanılmaz bir genel kültür zenginliği ve tabi ki
eğlenceli hikayeler... Kitabı sesli dinliyor, kendiniz okuyor ve ilgili
soruları cevaplıyorsunuz ve öğretmeniniz neyi, ne kadar okuduğunuzu, hangi tip
sorularda zorlandığınız detayına kadar sistemden görüyor. İşin ilginç tarafı
eski okulumuzda olsaydık ve böyle bir sistem olsaydı, çocukların okuma
seviyeleri bir devlet sırrı gibi saklanıyor olurdu. Burada sistem açık, hangi
çocuğun isminin üzerine tıklarsanız okuma seviyesini görebilirsiniz. Bana da
ilk başta bu kadar açıklık biraz fazla gelse de sanırım alışıyorum. ‘Okuyamayan
arkadaşları üzülür, sınıfın genel okuma düzeyine göre kitap veriyoruz...’ diye
çok iyi okuyan bir çocuğa ‘tavşan, köpek, kedi...’ isimlerinden oluşan kitaplar
verilen bir okuldan gelip, gerçek seviyesinde eğitim görmenin özgürlüğünü ve
motivasyonunu yaşıyoruz.
Aslında malesef gerçek hayat
böyle. Dengesini kurmak ise adeta sanat işi, anne-babanın ve eğitimcilerin en
büyük ikilemi. Her şeyin ‘kazanmak’ olmadığını Dubai’de çok sık hatırlatmamız
gerekiyor çocuğunuza ve kendinize. Süreçte öğrenilen, başarılan, kazanılanların
öneminden konuşup duruyoruz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder