Şöyle demiştik bu yılın ilk sayısında...
Eminim
bugün kimse Chopin’i tanıyor olmazdı; eğer Chopin, küçük çocukların müzik
dersinde, el ele tutuşup şarkı mırıldanıp dönmesi ve Kutu Kutu Pense’nin
ötesine geçmeleri konusunda hiçbir vizyonu olmayan bir eğitim anlayışına veya
anneye sahip olsaydı. Chopin’in dehası keşfedildiğinde bir okul öncesi çocuğu
idi...
Oğuz, bu yıl hazırlık sınıfında. Geçen yılın 4+4
vurgunlarındanız. Grubunda tüm okulun en küçüğü; ama kaygılarımızın aksine
gayet iyi adapte oldu. Bu yıl gaza gelen anne; yüzme, jimnastik, yaratıcı müzik
çalışması yanında Oğuz’u okulda piyano dersine de yazdırdı.
Müzik öğretmelerimiz ile yaptığımız görüşmelerde hep ‘Ailede müzik
ile ilgilenen var mı?’ sorusu karşımıza çıkıyor. Müzisyenlerin çoğu, genetik
kodun etkili olduğuna inanıyor. Bizim ailemizde her ne kadar profesyonel olarak
müzik ile ilgilenen olmasa da, Allah’tan ‘genetik yetenek kodu kriteri’ açısından
baba tarafından yırtıyoruz bu bağlamda.
Öte yandan Japonlar’ın ünlü “Suzuki Metodu”nda, “Yetenek Yasası”
diye bir kavramdan bahsediliyor. Bu yasaya göre, doğru ve erken yaşta, doğru
çevresel ortamda ve doğru müzikal yöntemlerle her çocuk müzik ile eğitilebilir. Burada, müzik eğitimi
alan her çocuğun, profesyonel bir müzisyen olabileceği iddiası yok elbette. Her
çocuğun, kendi kapasitesi dahilinde müzikle iç içe olmalısı ve eğitim sisteminin
de bunu desteklemesi gereğinden bahsediliyor.
Neden Piyano?
Tüm sanatsal aktivitelerin çocuklar üzerinde olumlu etkileri
olduğu muhakkak. Piyanonun ise sahip olduğu özel yeri vurgulamak bu sayımızdaki
amacımız.
Piyano sadece sanatsal zekayı değil; matematik, fizik zekasını da
geliştiriyor. Piyano, son derece matematiksel bir müzik aleti. Piyano
klavyesinin yapısı, beynin mantıksal işleyiş kapasitesini arttırıyor. Piyano
öğrenen çocuk, gözleriyle, iki farklı sıralanışta yazılmış notaları okuyor. Sol
anahtarında yazılmış notaları sağ eli ile çalarken, fa anahtarında yazılmış
notaları sol eli ile çalıyor. İlerlemiş bir öğrenci, bu iki sıranın dışında,
araya yazılan nota bölümlerini de görüp çalıyor.
Tüm bedenini, ama özellikle omuzdan itibaren üst kolunu, ön
kolunu, bileklerini ve parmaklarını koordine ediyor. İki ayağıyla da pedalları
kullanıyor. Tahmin edilebileceği gibi bu, beynin koordine ettiği oldukça
karmaşık bir işlem.
Piyano
eğitiminin okulöncesi çocuklarda önemi oldukça büyük. Amerika’da okulöncesi çocuklar üzerinde yapılan bir araştırmada piyano - IQ
(zekâ katsayısı) arasındaki çarpıcı ilişki ortaya koyulmuştur. Wisconsin Üniversitesi’nden Dr.
Frances Rauscher and California Üniversitesi’nden fizikçi Dr. Gordon tarafından
iki
yıl süre ile okul öncesi çocuklar üzerinde yapılan araştırmaya göre; bu dönemde
piyano dersi alan çocuklar, almayanlara göre uzamsal akıl yürütme yetenekleri
konusunda %34 oranında daha iyi sonuç almışlardır.
Doğru eğitmen,
doğru yöntem ve doğru materyal...
Piyano, çok emek ve malesef ciddi maliyetleri de beraberinde
getiren bir enstruman. Piyanoya başlamak için ideal zaman 4-6 yaş aralığı
deniliyor. (Bu demek değil ki 37 yaşındaki anne de oğlu ile beraber piyano
çalmaya heves etmiyor.)
4 yaşındaki bir çocuğa ders vermek ile bir yetişkine ve hatta
ergene ders vermek tamamen farklı yaklaşımlar gerektiriyor. İyi bir müzisyen,
iyi bir piyanist; aynı zamanda iyi bir piyano öğretmeni demek değildir her
zaman.
Her konuda olduğu gibi piyano eğitiminde de sistem, objektiflik
işe profesyonellik katıyor. Bu noktada bu alandaki uluslararası kurumların
sistemleri ve sınavları devreye giriyor.
Bu konuda iki uluslararası kurum var. Royal Academy ve London College of
Music. Belli dönemlerde belli merkezlerde tıpkı dil eğitiminde olduğu gibi uluslararası
geçerliliği olan sınavlar yapılıyor.
Seçtiğiniz merkezin, piyano öğretmeninin bu iki uluslararası
sistemden birine çocuğumuzu hazırlıyor olması, işe profesyonellik getirecektir.
İnanın memleketimizde her alanda olduğu gibi piyano eğitiminde de; çok ticari, sistemlerden
bihaber ve umursamaz kurumlar veya özel öğretmenler ile karşılaşmak çok da zor
değil malesef.
Piyanomuzu seçerken nelere dikkat
ettik?
Bir moda akımı olarak düşünmedik piyano eğitimini. ‘Arkadaşlarımızın
çocukları piyano çalmayı öğreniyor, bizim ne eksiğimiz var?’ diye yaklaşmadık.
‘Salonumuzda şık gözüksün...’ diye düşünmedik. (...ve hatta piyanomuzu alıp
Oğuz’un odasına koyduk.)
Zaten sayfamızı takip edenler bilir. Oğuz’un çok
küçüklüğünden beri müzik kulağı olduğunu düşündük. Anne kendisi bu alanda
yetenekli olmasa da, yetenekli babamızın da desteği ile Oğuz’u kaliteli müzik
ile beslemeye çalıştık. Akşamları reklam sesi, haber gürültüsü olacağına hep
müzik sesi oldu evimizde. ‘Klasik müzikten başka bir şey dinlenilmez bizim
evimizde!’ diyen bir aile de olmadık. Chopin de çaldık, Zeki Müren de, Queen’in
Innuendo’su ile de coştuk; Silifke’nin Yoğurdu ile de; babamız Konyalı olunca
Konyalım ile de hep beraber oynadık.
Piyano eğitimi, evde çalışmadan haftada bir, özel ders
ile ciddi bir şekilde gidecek bir eğitim değil maalesef. Evimize uzun uzun
araştırmalar sonucu bir Alman, akustik duvar tipi piyano aldık. Alman
mekanizmalı piyanoların fiyatları biraz daha yüksek maalesef. Fiyat avantajı olsa
da Uzak Doğu, piyanonun icat edildiği coğrafya değil sonuçta. Uzakdoğu
piyanolarında kullanılan plastik tuşlar, mekanizma; piyanoda o tok, yumuşak,
çın çın etmeyen sesi iyi markalarda bile çoğu zaman veremiyor.
Piyano almayı düşünüyorsanız, Bardakçı Kardeşler’e
yolunuzu düşürün. Bütçeniz çerçevesinde piyanoları yan yana dinleyin. Aynı melodiyi
çaldırın. Tınıları dinleyin. Bardakçı Kardeşler, sizi en pahalı piyanoya değil,
ihtiyacınıza ve bütçenize en uygun piyanoya yönlendirecektir.
Burada nacizane tavsiyem, elektronik seçeneklere
gidilmemesi. Bunlar, tuşa basıldığında, önceden kaydedilmiş
sentetik dijital sesleri veren elektronik çalgılardır. Piyano ise mekanik bir
çalgıdır. Tuşlara basılmasıyla harekete geçen kapsamlı bir mekanizmanın
ucundaki çekicin, tellere vurmasıyla ses verir. Bu enstruman ile yakınlaşma
fırsatı bulamamış pek çok kişi, tuşa basıldığında çıkan sesin sabit ve hep aynı
kalitede olduğu yönünde yanlış bir fikre kapılır. Tüm akustik enstrumanlarda
olduğu gibi, piyanodan da iyi ses, yani iyi bir ton kalitesi elde etmek bir
ustalık ve yıllar süren teknik ve estetik gelişim ister. Sentetik ses veren
dijital bir enstruman, özellikle yeni başlayan bir öğrencinin, bu kaliteden haberdar
olmamasına yol açar. Bu durum, gerçek bir piyano eğitiminin en önemli
unsurlarından birini ortadan kaldırmış olur. Bunun yanı sıra akustik
piyanoların tuş ağırlığı yüksektir. Parmakların gelişimine, dolayısı ile ince
motor gelişimine çok olumlu katkı sağlar.
Kaynaklar:
e-journal of New World Sciences
Academy, 2011, Volume: 6, Number: 3, Article Number: D0064
http://www.creativityinstitute.com/howpianolessonsbenefityoungchildren.aspx
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder